MU KITASI GÜNEŞ İMPARATORLUĞU

İnsanlığın Ortaya Çıktığı Yer

Orta Asya’ya nereden geldik?

Kızılderililer Türk mü?

Piramitler nasıl inşa edildi?

Bunlar gibi sorular yıllarca tarihçilerin ve araştırmacıların dikkatini çekmiş olup kalıpsal bilgilerin ötesine geçememişlerdir.

Tarihi bölümlere ayırıp incelerken kullandığımız devlet ve millet isimleri sanki uzaydan gelmişler ve ne önceki ne de sonraki nesillerle bağlantıları yokmuş gibi yeni nesillere öğretilmektedir.

Kasıtlı olarak öğretilen bilgiler, ülkelerin sömürge politikalarına hizmet etmek gibi amaçlar taşımaktadır. Gerçek bilgilerin dürüstçe paylaşılması dünya üzerindeki dengeleri sarsacağından sürekli olarak kamufle edilerek yeni nesillere aktarılmamaktadır.

Şimdi size anlatacağım gerçeklerin sonuçları hakkındaki yorumları size bırakıyorum:

Amerika ve Asya kıtaları arasında yer alan “MU” kıtasında yaşayan Türkler diğer kıtalarda önce koloniler oluşturmuşlar sonra kıtanın yaklaşık 12.000 yıl önce nükleer güç dengesinin oluşturduğu etkilerle batması üzerine dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmışlardır. Başta orta Asya, Mısır, Meksika ve Anadolu olmak üzere bir çok yere yerleşmişlerdir. Orta Asyaya gelenler “MU” kıtasında olduğu gibi kendilerine “Uygur” demişler; Meksika’ya yerleşenler ise Maya adını kullanmışlardır.

Kendi kültürleriyle birlikte mimari teknolojilerini de bu bölgelerde kullanmışlardır. Büyük tapınaklar ve piramitler en dikkat çeken ve günümüzde de varlığını sürdüren yapılardır.

Manevi olarak da ileri bir kültüre sahip olan “MU” halkı duru görü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yeteneklere sahiplerdi. Bu yeteneklerini Hindistan, Çin gibi ülkelerde yaşayan insanlar da “MU”’lulardan öğrenmişler ve hala da yaşatmaya devam etmektedirler.

Mu kıtası kuzeyden güneye 5800 km, doğudan batıya 9500 km kadar uzanan, üç kara parçasından oluşan büyük bir kıtaydı.

Günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıdır. Bazı iddialara göre Yeni Zelanda ve Hawaii de birden bire batan bu kıtanın parçalarındandır.

Üstün bir teknoloji ve nükleer güce de sahip olan bu medeniyet, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömülmüştür

Mustafa Kemal Atatürk’ün özel önem vererek araştırdığı MU kıtası hakkında ulaştığı bilgilerde çok önemlidir:

| Maya dili ve Türkçe birbirine çok yakındır.

| Ay-yılıdz figürleri, kilim desenleri, tüy, ok-yay kullanımları gibi ortak simgeler mevcuttur.

| MU kıtasında dört ayrı ırk yaşamasına rağmen kullanılan ortak dil Türkçedir.

| MU, aynı zamanda “Güneş” anlamına da gelmektedir. Bugün Mısırda bilinen Güneş Tanrısı “RA” da MU uygarlığından gelmektedir.

| Japonların da simgesi olan güneş yine MU kıtasından geldiklerini gösteren bir işarettir. Japonlar özellikle Türkiye de Kırşehir’in Kaman ilçesinde yaptıkları arkeolojik kazılarla atalarının izlerini aramaktadır.

| Hristiyanların “Haç” simgesi, Hitler’in “Gamalı Haç” simgesi, masonların “üçgen, yıldız, göz piramit…” gibi simgeleri de MU inançlarından dünyaya yayılmışlardır.

MU kıtası ve Güneş İmparatorluğuna yönelik kanıtlar oldukça fazla olmasına rağmen bir kısmına burada yer verelim ki akıllarda herhangi bir şüphe kalmasın:

-ilk olarak İngiliz subay ve gezgin James Churchward’ın Tibet’te yaptığı araştırmalarda bulduğu tabletlerden elde ettiği ve 20 ayrı ülkede yaptığı araştırma sonuçlarında yazdığı kitapların çevirileri Anıtkabir müzesinde mevcuttur.

-Atatürk’ün Tahsin Mayatepek’e yaptırdığı araştırma sonuçları “Mu kıtası”, Mu’nun Çocukları” isimleriyle basılmıştır. Yine dört adet dosyayla birlikte  aynı kütüphaneye konulmuştur.

-Amerikalı jeolog William Niven’in Meksika’da ortaya çıkardığı 2600 adet Naga-Maya dilinde yazılmış ve Mexico müzesinde bulunan tabletler.

-Yucatan’da hazırlanmış eski bir Maya kitabı olan ‘Troano El Yazması’. British Museum’da bulunmaktadir.

-Bir başka Maya kitabı olan Cortesianus Kodeksi Bugün  Madrid Ulusal Müzesi’nde bulunmaktadır.

-Paul Schlieman tarafından Tibet’teki bir Budist tapınağında keşfedildiği ileri sürülen “Lhassa Belgesi”.

-Yucatan’da (Meksika) Churchward’un batan Mu kıtasının anısına inşa edilmiş olduğunu ileri sürdüğü Uxmal tapınağı’ndaki yazıtlar. Bu tapınaktaki yazıtlarda “geldiğimiz yer olan Batı ülkelerinin anısını korumak için inşa edilmiştir” ifadesi bulunmaktadır.

-Meksiko şehrinin 96 km. güneybatısında yer alan Xochicalo Piramiti yazıtları. Bu piramit, üzerindeki yazıtlara göre, “Batı ülkelerinin yıkımının anısına” inşa edilmiştir.

Ve daha bir çok devasa yapılar ve Büyük Okyanusta ve adı geçen adalarda bugünkü teknolojiyle yapılamayacak eserler ile kalıntılar…

Araştırmacıları bekleyen gerçekler konuşulmalı ve tarihi bilimsel çalışmalara da ışık tutmalıdır.

Mesut Hekimhan

Eğitimci yazar

Related posts

Leave a Comment